Kişilik
kavramı günlük ağızda insanları nitelemek ya da etiketlemek için sık kullanılan
bir ifade haline gelse de aslında oldukça önemli bir olgudur. Kişiliksiz olmayı
kimse istemez ama ya birden çok kişilikli olmayı? Aslında işin ironik kısmı da
bu ya. Kişiliksiz olmanız belki bir sorun teşkil etmeyebilir ancak birden çok
kişiliğinizin olması ciddi bir psikolojik hastalığı temsil etmektedir. Ve buna tıp dilinde Dissosiyatif kimlik bozukluğu
denmektedir.
Dissosiyatif bozukluklar, bireyin bütünlüğünü
parçalayıcı, bölücü bozukluklardır. Başka bir deyişle bireyin bir kısmı, onun
diğer kısımlarından ayrılır ve ilişkisiz bir biçimde işlemeye başlar. (Cüceloğlu,
2012, s.447) Birden fazla kişilik, üç temel dissosiyatif bozukluğundan
birisidir. Erkeklerde daha sık görülen bir davranış bozukluğu olmasına karşın
toplumda oldukça nadir rastlanır. Bu insanlar birden fazla kişiliği aynı
bünyede taşırlar. Ve aslında bu kişilikler birbirine zıt özellik gösterirler. Temel
kişilik kibar, sakin bir yapıya sahipse diğer kişilik kaba ve uçarı özellik
sergiler. Birden fazla kişilik sık gözlenmese de bazı hastalarda bu üç, dört ya
da daha fazla alter kişiliği bir arada taşıyabilir. Hasta, bu kişilikler arasında
zaman zaman geçiş yapar. Ve yeni kişilik tablosunu yaşarken bir öncekinde neler
yaşandığını kesinlikle hatırlamaz. Hatta kişilikler arası güçlü çatışmalar dahi
yaşanabilir. Geçişler oldukça hızlı olmakla birlikte bazen baş ağrısı, halsizlik,
bitkinlik gibi fiziksel rahatsızlıkları da ortaya çıkarabilir. Sosyal hayatı
oldukça olumsuz etkileyen bu hastalık mutlaka bir travma veya sarsıntıyı
takiben oluşmuştur. Özellikle şuurun yeni oluşmaya başladığı çocukluk döneminde
yaşanan cinsel istismar ve travmatik olayların etkisi oldukça büyüktür.
Kişi kendinde bir gariplik olduğunun
farkındadır ancak amnezi denen geçişler arasında unutkanlık yaşandığı için
hasta ne olup bittiğini anlayamaz. Ancak bazı kişilikler baskın özellik
gösterdiğinden hatırlama söz konusu olabilir. Yeni oluşan travmalar, içinde
bulunulan ortamlar, insanlar ve tabi ki stres geçişleri tetikleyebilir. Aslına bakılacak
olursa bu hastalık temelde çocukluk çağından itibaren bilinçaltında bastırılan
duygu ve benlik kavramının büyük sarsıntılara karşı koyabilmek için kişilikte
yaşattığı bölünmedir. Bu sebepledir ki hastalar kişilik değişimi yaşadıklarında
rahatlama hissine kapılırlar. Ancak yine de insan ilişkilerine oldukça zarar
veren ıstıraplı bir süreçtir.
Hastalığa az rastlansa da semptomları itibariyle
dikkat çektiği için pek çok filme konu olmuştur. Aşağıda bu anlamda hazırlanmış en iyi kısa film bulunmaktadır. İzlemenizi tavsiye eder sağlıklı günler dilerim.
0 yorum:
Yorum Gönder