22 Ağustos 2017 Salı

RENKLERİN PSİKOLOJİSİ


RENKLERİN PSİKOLOJİSİ

            Bilimin en renkli konularından biri olan kromatik veya kolorimetrinin eşsiz dünyasına kapı aralıyoruz. Yani halk dilinde renklerin bilimine. Yaşamımızın her parçasında bulunan ve aslında çoğu zaman önemsemediğimiz renklerin bir dili olduğu bilimsel deneyler ve araştırmalar sonucunda kanıtlanmıştır. İlginçtir ki insanlar sadece mobilya ya da kıyafet seçerken önemsediği bu renkler aslında aldıkları her tavrı, insanlarla olan iletişimlerini, seçimlerini veya yargılarını etkileyebilmektedir. Kısacası renklerin bir dili var ve görmezden geldiğimiz bu dil psikolojik etkileri ile azımsanmayacak bir güce sahip. Şimdi renklerin bu eşsiz dünyasına bilimin ışığında girmeye çalışalım.
            Renk dediğimiz şey, ışığın göz retinasına ulaştığında, ulaşma şekline bağlı bir algılamadır. Işık maddeler üzerinde kısmen emilir ve bazen kısmen yansıtılır. Bu da rengin çeşitli algılanmasına neden olur. Tüm ışığın dalga boylarının  gözümüz retinasına aynı anda ulaşması durumunda biz bu ışığı beyaz olarak algılarız. Işığın göz retinasına hiç ulaşmaması halinde ise karanlık ya da siyah olarak algılarız. Çünkü gözümüz 380 ile 780 nm arasındaki dalga boylarında olan ışıkları algılayabilmektedir. Öyle ki insan gözü 10 milyon farklı rengi ayırt edebilmektedir.
         
   Renklerle ilgili sıcak soğuk kavramını duymuşsunuzdur. Renk kuramı bu zıtlığa algısal ve psikolojik etkiler yüklemiştir. Sıcak renklerin sarı, kahverengi ve taba rengini içeren kırmızı tonları olduğu söylenmektedir. Soğuk renklerin ise mavi, viyola, gri gibi renkleri içeren mavi yeşilim tonları olduğu söylenmektedir. İç tasarımlarda ya da kıyafetlerde kullanıldıklarında soğuk renkler geri çekilme eğiliminde olurken, sıcak renklerin daha aktif olduğu, soğuk renkler sakinleştirip rahatlatırken, sıcak renklerin izleyiciyi harekete geçirdiği ve uyardığı söylenmektedir.
            Ve şimdi biraz daha derine inip renklerin bize neler söylediğine ve bizi nasıl yönlendirdiklerine bakalım.


KIRMIZI: Dalga boyu en uzun olan renktir. Canlılık ve dinamizmi temsil eder. Mutluluğun rengidir. Fiziksel olarak ise ataklığı, canlılığı ve duygusal anlamda bir işi sonuna kadar devam ettiren azmi ve kararlılığı gösterir. Bu renk aşk, sevgi gibi heyecan ve cesaret ile ilişkilendirilmiştir.Kırmızı aynı zamanda iştah açar. Bu yüzden dünyanın pek çok yerindeki pek çok gıda firması, logosunda kırmızıyı kullanır.
         Kırmızı tansiyonu yükseltir, kan akışını hızlandırır. Ancak burada yanlış bir inanışa da değinmek gerekir. Boğaların kırmızı rengi sevmedikleri için saldırdığı söylenir oysa boğalar renk körüdür. Yani kırmızıya değil kendilerine sallanan renkli beze saldırırlar. Kırmızı, öte yandan titreşimlerin olumsuz etkisini, korkuları ve kontrolsüz tutkuları, şehveti, aşırı sinirliliği, acımasızlık eğilimini ortaya çıkarır. Yaşam gücü düşük olanlar kırmızı rengi kullanmaya eğilimlidirler. Trafikte kırmızı DUR işaretidir. Laboratuarda meyve fileleri kırmızı bir kutunun içinde hızla çoğalabilirken, mavi kutunun içinde gelişemezler. Teksas Üniversitesindeki araştırmacılar, bir spor müsabakasında önce kırmızı renge odaklanmış atletlerin güçlerinin arttığını bulmuşlardır. Kansızlık, lösemi gibi durumlarda omuriliğe kırmızı ışınlar uygulanırsa Kırmızı Kan Hücreleri (RBC) sayısı artar. Kişi kırmızı ışık ile desteklendiğinde, hipofiz bezeleri kanda adrenalin salgılanması sonucunda harekete geçebilir. Bu duygusal sinirleri uyarır ve koklama, görme, duyma, tat alma ve dokunma duyularını geliştirir. Kan dolaşımını harekete geçirir, serebrospinal akışı tetikler ve sempatik sinir sistemini arttırır. Hemoglobin kırmızı ışınlarla yapılandırılır. Kırmızı ışınlar, böbrekleri, kas sistemini ve beynin sol kısmını canlandıran ve harekete geçiren ısıyı üretir.
            Kırmızının çok fazla kullanılması tedirginlik, heyecan ve aşırı enerjiye sebep olabilir. Az kullanılması ise dikkatli, manipülatif ve endişeli olmamıza neden olur. Kırmızı genel olarak enerjiyi temsil eder. Olumlu etkilerinin yanında olumsuz yanları da vardır. Kızgınlık, baskı, küstahlık, yorucu, sinir ve asabiyet, saldırganlık gibi etkileri vardır. Bordo, şarap rengi, koyu kırmızı ve skarlet kırmızının çeşitlerindendir.

MAVİ: Güven ve sorumluluğun rengidir. Dikkat çekmez. Samimidir, çekingen ve sessizdir. Bu renk ruhsal güvenceyi ve özgüveni sergiler. Barış ve huzuru arayan bir renktir. Stresi azaltır, rahatlama, düzen ve sakinlik duygusu yaşatır. Metabolizmayı yavaşlatma özelliği vardır. Bu renk idealizmdir, kendini ifade etmeyi ihtiyacımız olan ve istediğimiz iletişimi kurma yeteneğimizi geliştirir. Mavi ruhun, sadakatin ve dini çalışmaların rengidir. Alıcı değil vericidir. Nostaljiktir. Soluk mavi, gök mavisi ve koyu mavi çeşitleridir. Eğer favori renginiz maviyse bu mutlaka kişiliğinize yansıyacaktır. İnce ruhlu, tutucu, muhafazakar, sadakat ve güven, bağlılık ve derin düşünce olumlu özellikleri arasında sayılırken, katı olma, dolandırıcılık, depresif, üzgün, çok pasif, batıl inançlara takılan, zayıf, ilgisiz gibi özellikler de olumsuz yanına işaret etmektedir.

MOR VE VİYOLA: Ruhaniliğin ve hayal gücünün rengidir. İç gözlemle ilgili bir renktir. Her ikisi de enerjiyi ve mavinin bütünlüğünün, kırmızının maneviyatının gücünü içerir. Renk psikolojisi açısından bakıldığında mor ve viyola duygularımız ve zihnimizin uyumunu arttırır. Mor genellikle lüksü sever. Zenginlik, israf etkisi yaratır. Saygı gerektirir, hırs, kendini garantileme ve liderliktir. Morun fazla kullanılması depresyonu arttırır. Depresyona meyilli kişilerin bu rengi az ve dikkatli kullanması gerekir.

SARI: Renklerin en parlağıdır. Dikkat çekmek için çığlık atar. Bu sebeple uyarı işaretleri sarıdır. Dikkat çekici yanı nedeniyle tüm dünyadaki taksilerde sarı renklidir. Neşeyi arttırır. Zeka, incelik ve pratiklikle de ilgilidir. Geçiciliğin sembolüdür. Bir yandan da hüzün ve özlemin rengidir. Sonbaharın hüzünlü yanında sarıyı seyretmek mümkündür. Beynin merkezinde sarı rengin yoğunluğunu taşıyan insanlar materyalisttir ve daima kendi çıkarlarını düşünürler. Bu rengin insanları dünyevi işlerde başarılıdırlar. Fiziksel olarak bakıldığında sindirim sisteminin gelişmesine, gaz problemlerinin giderilmesine yardımcı olurken, böbrek, basur ve diyabet için de faydalıdır.

YEŞİL: Sessizliği anlatır. Duygusal anlamda bizi en çok etkileyen organımız kalbin, bu rengin yaydığı enerji alanında olduğu düşünülür. Güven veren bir renktir. O yüzden bankaların logolarında göze çarpmaktadır. Yeşil yaratıcılığı tetikler. Büyük lokanta mutfaklarında bu yüzden kullanılır. Hastanelerde kullanılma sebebi ise rahatlatıcı bir yanının olmasıdır. Yeşil alanlarda insanların daha az mide rahatsızlığı çektiği saptanmıştır. Bu renk sarılıkta, iltihaplanmalarda ve böbrek enfeksiyonlarında kullanılır. Psikolojik yanına bakacak olursak iyileştirici, soğukkanlılık ve barışçıl özelliklere sahiptir.


SİYAH: Siyah kendi başına bir renk değildir. Sıradan renklerin birleşiminden elde edilmektedir. Obezite tedavisinde bu renk tavsiye edilmiştir. Siyah rengi gizlilik, gizem ve bilinmezlikle ilişkilendirilmiştir. Bu renk dış duyguların sıkıntısından korunmayı belirtir. Siyahın çok fazla kullanılması depresyona ve ruh hali değişikliğine sebep olabilir, olumsuz bir ortam yaratabilir. Siyah aynı zamanda disiplini, öz kontrolü, bağımsızlığı, güçlü bir iradeyi temsil eder. Otorite ve gücün etkisini verir. Siyahı seven insanlar geleneksel, korumacı ve ciddi olabilirler. Siyahın psikoloji üzerinde resmi, asil, entelektüel, soğukluk, depresyon ve kötümserlik gibi etkileri olduğu unutulmamalıdır.  

            Bilimin ve araştırmaların bize sunduğu imkanlar dahilinde kısa kısa en çok kullandığımız renklerden bahsettik. Kişilik renginizin ne olduğu ve iş dünyasında renklerin dilinin neler olduğu konusuna da bir sonraki yazı da değineceğiz. O zamana kadar renkli günler diler yorumlarınızı bizlerle paylaşmanızı rica ederiz.

Share:

0 yorum:

Yorum Gönder