İş yaşamı, kişisel yaşam, benlik saygısı ve yaşam kalitesi aslında birbirleriyle oldukça ilişkilidir. İnsanlar, yaşamları boyunca bunlardan bir ya da birkaçında mutlaka sorunlarla karşılaşır. Mevcut başarısızlıklara ve yenilgilere karşı zihin, savunma mekanizması geliştirir. Bazılarının bu yolda erken pes
etmeyi seçmesi bazılarınınsa direnç göstermesi bu anlamdaki farklılıktan kaynaklanır. Herkesçe tanınan ve başarısızlığı
kabullenmeyerek dünya çapında ün kazanmış kişilerin hayatlarına kısaca bakacak olursak sağlam savunma mekanizmalarının en somut örneklerini görmüş oluruz.
4 Kasım 2016 Cuma
OTORİTE VE İTAAT
2 Ekim 2016 Pazar
BİRBİRİNDEN KORKUNÇ RUH HASTALIKLARI
Esma Akçin02:12:00capgras, diyojen, hastalıklar, pika, psikolojik hastalıklar, ruh, sinestezi, şizoid, wendigo
Hiç yorum yok
1-) Şizoid Kişilik Bozukluğu
Hasta,
tüm yaşamı boyunca toplumdan kendini soyutlama çabası içine girer. Kişilik
yapıları incelendiğinde soğuk, içe kapanık, yalnız ve insanlarla olan ilişkilerinde
mesafeli oldukları görülür. Yalnız yaşam onlar için daha caziptir. İnsanlarla etkileşimden
zevk almazlar, duygularını açığa vurmazlar. Üzüntülü ya da sevinçli anları pek
anlaşılmaz. Çünkü kendilerini çevreden tamamen soyutlamışlardır.
19 Eylül 2016 Pazartesi
EN İLGİNÇ PSİKOLOJİK BULGULAR
Esma Akçin12:41:00araştırma, beyin, bulgu, deney, dürüst, fobi, kişilik, mutluluk, obsesif-kompulsif, psikoloji, sendrom, şizofreni
Hiç yorum yok
1-) İnsanlar kendi kendilerini gıdıklayamazlar. Bunu
sadece bazı şizofreni hastaları yapabilir.
2-) Psikologlar tarafından dünya üzerinde 400’den
fazla fobi türü vardır.
3-) Beyin, sıkıcı inanların sıkıcı konuşmalarını
olduğu gibi kaydetmiyor. Daha ilginç hale getirip yeniden yazıyor.
18 Eylül 2016 Pazar
BİRDEN ÇOK KİŞİLİĞİNİZ OLSAYDI NE YAPARDINIZ?
Esma Akçin14:37:00benlik, cinsel istismar, çoklu kişilik, dissosiyatif, kişilik, kişilik bozukluğu, psikoloji, psikolojik hastalık, travmatik olaylar
Hiç yorum yok
Kişilik
kavramı günlük ağızda insanları nitelemek ya da etiketlemek için sık kullanılan
bir ifade haline gelse de aslında oldukça önemli bir olgudur. Kişiliksiz olmayı
kimse istemez ama ya birden çok kişilikli olmayı? Aslında işin ironik kısmı da
bu ya. Kişiliksiz olmanız belki bir sorun teşkil etmeyebilir ancak birden çok
kişiliğinizin olması ciddi bir psikolojik hastalığı temsil etmektedir. Ve buna tıp dilinde Dissosiyatif kimlik bozukluğu
denmektedir.
9 Eylül 2016 Cuma
HAYATIN DİYALEKTİĞİ
Her
baharın yeşilliğinde sararmış bir güz vardır. Yaşlılığın içinde gençlik,
gençliğin içinde cıvıldaşan bir çocuk vardır. Her başlangıçta bir son, her
sonda bir başlangıç vardır. Gözyaşında mutluluk, mutluluktaysa hüzün vardır.
Doğru kararlarda tecrübe, tecrübedeyse yanlış kararlar vardır. Savaşın içinde
barış, barışın içinde ihtiraslı bir savaş vardır. Her günde eksilen bir ömür
vardır. Gariptir aslında ama hayatın içinde ölüm, ölümün kendisindeyse hayat
vardır. Belki de bu yüzden içimizde hala bir umut vardır.
5 Eylül 2016 Pazartesi
MUTLULUĞUN EKONOMİSİ
Hayat ne garip değil mi? Hayatın
gerçek anlamını çözebileni henüz göremedim. Ama zaten anlamlar kişiye özgüdür ve
kişisel bir anlamı sınavdan geçirmek mümkün değil. Peki ya hayat denen şey ne? Yaklaşık 60 yıla sığan derin duyguların iniş
çıkışların, tecrübe dediğimiz acı deneyimlerin olduğu dar kulvarlı bir yol mu?
Yoksa acının en derinimize işlediği bir anda sanki saatler durmuş gibi, sanki
suçlu arar gibi hüküm giydirdiğimiz gırtlağımızın her santimine takılarak çıkan
tek kelimelik bir bilinmez mi? Bilinmezlikle
yoğrulan bir garip hengâme mi?
PSİKOLOJİK BİR DENEY NE KADAR TEHLİKELİ OLABİLİR?
Psikoloji
denen şey gerçekten depresyon, şizofreni ya da mutsuzluktan mı ibaret? Yoksa
aslında vücudumuzu, zihin dünyamızı, her zerremizi kuşatan muazzam bir yapı mı?
Tehlikeli ellerde güçlü birer silah mı? Bunlar gibi yüzlerce soru aslında bizi
tek bir gerçeğe götürebilir: Psikoloji, hafife alınmayacak kadar devasa bir yapıya
sahip. İnsan psikolojisi o kadar esnektir ki imkânlar dâhilinde istenilen her
şekle bürünebilir. Hatta bazı hususlar gözden kaçarsa çok ciddi sorunlar ortaya
çıkabilir. Buna en büyük örnek 1971 yılında tarihe kara bir leke olarak düşen
Stanford Hapishane deneyidir.